2007 yılı ile beraber başlanan milyarlarca liranın harcandığı, on binlerce projenin yarım kaldığı, milyonlarca binanın dönüştürüldüğü ve binlerce malik için çeşitli mağduriyetlerin oluştuğu büyük kentsel dönüşüm sürecinde Fikirtepe Projesi belgesellere dahi konu olmuştu. Son 2 yılda ciddi ilerleme kat edilen bu proje özelinde binlerce malik için müteahhit firmalarla yaptıkları sözleşmeler geçersiz kılındı.
En çok ortaya çıkan mağduriyetler ise müteahhitlerin girdikleri rant yarışı sonrası yarım kalan projeler için söz konusu oldu. Müteahhit firmalarla yapılan anlaşmalardaki anlaşma oranları, metrekare büyüklükleri veya bulunan kat gibi hükümler tamamen geçersiz sayıldı.
Yarım kalan projeler için çıkarılan ek kanun ve yönetmelikler idare için sınırsız işlem tesis etme hakkı doğdu. Yarım kalan süreçlerde yaşatılan mağduriyetler için müteahhit firmalara mahsup edilen herhangi bir külfet ise söz konusu değil.
Peki kanunun ilk oluşturulma amacına göre uygulandığını varsaydığımızda dahi, yani biten projeler için ne gibi mağduriyetler doğdu sırası ile bunlara bakalım ;
1- İlgili kentsel dönüşüm alanı için arsa payı oranında ⅔ oranı ve üzerinde onay alınması durumunda azınlıkta kalan pay sahiplerinin hisseleri sırasıyla projeye razı olmak veya diğer maliklere, idareye, 3. Kişiye idarece yerinin satılması gibi kısıtlayıcı hakları var.
2- Riskli alanda, risksiz olan yapılar ile alakalı idarece ve kanunun getirdiği hükümler gereği müteahhit firmalar bu alanlar için de yıkım kararları aldırabiliyorlardı ve sonrasında yarım kalan projeleri idarenin tamamlaması ile ciddi mağduriyetler doğdu.
3- İlgili dönüşüm süreçlerine dair düzenlemelerde ağırlıklı olarak dönüşüm alanlarının süreçlerine dair detaylar var iken buralarda yeni düzenlenecek alanlarla alakalı altyapısal gereksinimlere dair detaylı yükümlülük ve düzenlemeleri görememekteyiz.
4- Hak sahiplerinin pek çok bakımdan mülkiyet haklarının sınırlandırılması ile beraber ‘’kanunilik’’ ilkesine ciddi mualif ve genel hukuk kurallarına aykırılık teşkil eden durumlarla karşılaşmak mümkündür.
5- Ciddi mağduriyetler oluşana ve süreçler tıkanana değin fesih başvuru süreçlerinde belediyeler ilk düzenlemelerde yetkili değildi. Kentin dönüşüm süreçleri il ve ilçenin denetim ve gözetiminden uzak ilerlemekteydi.
Elbette ki konu ile alakalı doğmuş mağduriyetleri veya dava konusu olmuş süreçleri burada uzun uzadıya eklemek mümkün değildir. Ancak pek çok hak mahrumiyeti ve mağduriyet sonrası çıkan emsal kararlar ise bir nebze teselli niteliği taşımaktadır.