
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile beraber dijitalleşen dünyada ‘’fikirler ‘’ sermayelerden çok daha değerli bir hale geldi.Bu fikirlerle kurulan pek çok start-up girişimi amatör ruh ve yakın ilişkiler sayesinde kuruluyor. Ancak söz konusu olan start-up ‘’ortaklık’’ sürecini hukuki bir zemine oturtmak onlarca mağduriyetin önüne geçecektir.
Ortaklık Sözleşmesi Nedir ?
Ortaklık sözleşmesi söz konusu girişim henüz fikir aşamasındayken ve Türk Ticaret Kanununa bağlı olarak henüz şirket kurulmamışken dahi yapılabilmektedir. Tüm süreç boyunca karşılıklı hakların korunmasında önemlidir. Sonrasında bu sözleşme şirket kurulumunda Ticaret Kanununa uygun olarak da kullanılabilir.
Ortaklık sözleşmesi ile girişimin şirketleşmesi, sermaye, pay, patent, fikri sınai haklar, kazancın dağıtımı, temsil, yönetim ve hangi hususlarda oy birliği aranır gibi düzenlemeler garanti altına alınabilmektedir. Ayrıca yine sözleşme ile ortaklığın nasıl sonlandırılacağı ve cezai şart hükümleri de yer alabilmektedir.
En önemli konulardan bir tanesi de henüz şirket kurulmamış ve tescil yapılacaksa, tescilin kimin üzerine yapılacağı ve olası şirketleşme durumunda devir etme zorunluluğu, devretmezse hangi miktarlarda tazminat yükümlüsü olacağı gibi sınırlandırmalar ortaklık sözleşmesi ile garanti altına alınabilmektedir.
Uyuşmazlıkların geneline bakıldığında büyük oranda ‘’ karşılıklı güven’’ ilişkisi ile kurulmuş ancak süreçteki gelişmeler ile beraber doğan fikir ayrılıkları ile ortaya çıktıkları görülebilmektedir. Dolayısıyla da ortaklık sözleşmesi karşılıklı olarak karmaşıklığı ortadan kaldırıp, ortaklığı güven ilişkisinden ziyade hukuki bir zemine oturtur.
Start-up firmaları için şirketleşmenin hayati önemi nedir ?
Ortaklık sözleşmesinden sonra şirketin şirketleşmesinin gerekliliğini belirtmiştim. Bu gerekliliğin en temel nedeni ise şirketleşme ile beraber söz konusu ilişki şahıslardan çıkıp, tüzel kişiyi ilgilendiren bir hal alır. Tüzel kişilik ünvanının kazanılması ile beraber de borçlardan şahsi varlıklar ile değil, şirket varlıkları bakımından sorumluluk söz konusu olunmaktadır.
Ön alım hakkı yani ortaklardan birisinin hissesini devretmek istemesi durumunda bunun öncelikli olarak diğer hissedarlara teklif edilmesi durumu netleştirilmelidir. Ayrıca imtiyaz ile beraber şirket yönetim veya hissedarlarına belli konularda ayrıcalık veya öncelik tanınması da yine mümkün olan durumlardan birisidir.
Ağırlaştırılmış nisap, yani şirketin önemli bazı faaliyetlerinde oy birliği aranması ve münferiden ya da yönetim kurulunca dahi hareket edilmeyeceğine dair belirlenen çerçeveyi ifade etmektedir. Bu noktada kesinlik bu önemli hususlar net belirlenmelidir. Ayrıca yine satış, satışa zorlama, cezai şart ve iş özelinde hükümler ortaklık sözleşmesinde ek olarak yer alabilmektedir.
Özetle ortaklık sözleşmesinin yapılması ve doğru inşa edilmesi ile beraber ortakların yükümlülükleri, birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları, yönetim, strateji, şirket yapısı ve doğabilecek uyuşmazlıklara yönetilmesi bakımından sağlam ve uzun soluklu bir girişim için ortaklık sözleşmesi zaruret olarak görülmelidir.