
Tapulu / Tapusuz Arsalar – Osmanlı Tapuları İçin Kadastro Öncesi Ve Sonrası
Taşınmazın sınırlarının ve mülkiyet haklarının uygulamaları kadastro geçip geçmemesine göre farklılık göstermektedir. Kadastro işlemi taşınmazların sınırlarını belirlemek, hukuki durumlarını saptamak ve tapu sicilini kurmak amaçlı oluşturulmaktadır.
Kadastro işlemlerinde dönem dönem yapılan işlemin plana uygun yapılmadığını görmekteyiz. Karine olarak TMK 719 gereği kadastro planı ile sınırlar belirlenir. Ancak taşınmaz maliki plana uygun kadastro yapılmadığı iddiası ile komşu malike husumet göstererek, sınır kaydının düzeltilmesini talep hakkına sahiptir. İlgililerce bu rızaen kabul görmediği durumlarda ise md 1025 gereği yolsuz tescil ile hareket edilerek dava yoluyla düzeltimini sağlamak mümkündür. Yolsuz terkin , tescil veya değiştirilme bakımından tamamı için bu durum kapsayıcıdır.
Kadastro Kanunu Tapulu / Tapusuz Taşınmaz İçin Ayrıma Gitmiştir
Zabıt defterine (Osmanlı Tapusu) kayıtlı tapulu taşınmazlar için fiili zilyetlik esas alınarak sicile kaydı öngörülmüştür. Tapusuz taşınmazlar için ise tapu siciline kaydı için çekişmesiz ve nizasız bu taşınmazı 20 yıl ellerinde bulundurmaları suretiyle kadastro işlemi henüz yapılmamış yerler için kendi adlarına tescil talebinde bulunabilirler. Ancak olağanüstü koşullar ile kazanım yoluyla oluşan sicil bakımından mülkiyetin kazanımı kadastro öncesi bazı koşullara bağlanır.
Kadastro Tespiti Sonrası Doğan Husumetlerde Taraf Durumu
Tescil edilen taşınmaz için asıl malikten habersiz işlemin yapılması farklı durumları beraberinde getirmektedir. 3.iyi niyetli kişiye tescil edilen durum için husumet 3. Kişiye değil md 1007 gereği idareye yöneltilir.
Sorumluluk
3. kişiler kötü niyetle bu tescili sağladıklarında yolsuz tescil ile mağduriyet giderilebilirken, bunun dışındaki durumlar için Hazinenin sorumluluğuna gidilecektir. Ancak burada hak düşürücü süre içerinde başvurulmadığında ne olmaktadır?
Hak Düşürücü Süre
Medeni kanun tescilden doğan hata ve eksikliklerin giderilmesi için tapu iptal tescil davası hakkını hak sahiplerine tanımıştır. Hatalı tescil konusunda malik bu karineden yararlanır. Hak düşürücü süre 10 yıl olarak saptansa dahi mahkemece bu sürenin dahi re’sen değerlendirilmesinin sebebi mülkiyet hakkı ve devletin tapu kaydındaki kusursuz sorumluluğundan süre gelmektedir. Dolayısıyla da Osmanlı tapu kayıtları, kadastro işlemleri ve tescil süreçlerinde doğan mağduriyetlerin durumuna özel olarak bu zamanaşımı süreci mahkemece farklı biçimde değerlendirilebilmektedir. Zararın somut olarak saptanması ile başvuru hakkı doğmaktadır. Zararın olması ve mülkiyet hakkının kısıtlanması bakımından AİHM bir çok dosya için davacı lehine karar vermiştir. Nitekim hakkın varlığını, iliyet bağını ispat edebilen hak sahipleri husumeti Hazine’ye yönelterek dava ikame edebilmektedirler. Somut dayanaklar, hakkın varlığı ve somut iliyet bağı sonuç alınması noktasında en belirleyici unsurlardır.
Bunları da beğenebilirsiniz

İnşaatı Tamamlamakta Geciken Müteahhite Karşın Arsa Sahiplerinin Hakları
13 Haziran 2022
Az Çoktur
10 Ekim 2022