Orman Şerhi ile Mülkiyet Hakkının Kısıtlanması
Orman genel veya kadastro müdürlüğünün çelişik veya tapu tescilden bağımsız yürüttüğü işlemler, bölgedeki tapulu arazi veya tarla sahipleri için hak kaybına ve mağduriyetlere yol açmaktadır. Tapulu arazilerin sonradan orman alanı olarak ilan edilip, tescil edilmesi ile beraber mal sahiplerinin mülkiyet haklarının ellerinden alınması durumu söz konusudur.
Devletin tapu sicilini tutma sorumluluğu kusursuz sorumluluk hükmündedir ve dayanağı Medeni Kanun madde 1007 ‘dir. Duyulan güven gereği idare asli sorumludur ve ‘’doğan zararlar’’ için maddi değer tazmini buradan talep edilmek üzere süreç işletilir.
Peki mülkiyet hakkının kısıtlanması mağduriyeti ortaya çıktığında ne yapılabilir ?
30 günlük süre içerisinde idareye yapılan itiraz sonrasında açılacak dava için iptal-tescil ve tazminat beraber açılabilir ve bu durum benzer dosyalarda Yargıtay tarafından da kanun yararına bulunmuştur.
Emsal dosyalara baktığımızda Türk Medeni Kanunu madde 1007 üzerinden konunun ele alındığını ve sonuç elde edilebileceğini görebilmekteyiz. Burada devletin “tapu kaydı sorumluluğu” net olarak belirtilmiştir.
Ayrıca yine emsal dosyalara baktığımızda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin onlarca emsal kararı ve Yargıtay’ın tapu maliki lehine kararları mevcuttur. Doktrinde de yine tazminat hakkı oluşu belirtilmektedir.
Buna ek olarak Osmanlı tapusu dediğimiz veya Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tapular için de eğer ki vasi olduğunuzu ispat edebiliyorsanız şerh noktasında sonuç alabilmek mümkündür. Yine belirtilmelidir ki Türk Medeni Kanunu madde 683 bakımından da bu fiil mülkiyeti kısıtlamaktadır.
Bazı hukuki görüşler için “kamulaştırmasız el atma” olarak durum değerlendirilebilse de söz konusu durum için doğru sonuç almak Türk Medeni Kanunu madde 1007 ile mümkündür ve tapu sicili ile alakalı sorunu da tazminat ile ortadan kaldırmak gerekir.
Bu durumlar doğduğunda itirazlarımızı nereye yönlendirebiliriz ?
Tapu kaydı iptal edilimi mahkemece orman olarak ifade edildiğinde Hazineye yönelmek gerekmektedir. Ancak bir şerh durumu var ise ve ortada mahkemece bir onam yoksa Hazine ile beraber husumetimizi Orman İdaresine de yönlendirebilmekteyiz.
Tazminat bakımından değer belirlendiğinde ise şerh konulduğu tarihe göre ve mahkeme kararı tarihine göre duruma göre değişkenlik gösteren değerleme durumu söz konusudur. Ağırlıklı olarak rayiç bedel üzerinden değerleme gibi düşünebiliriz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin görüşü gerçek değere yakınlıktır.
Ayrıca bir kısmı orman tahdit alanında kalan arsalar için diğer kısımlarına uğratılan değer düşüklüğü bakımından da tazminat talepleri olarak süreç işletilebilmektedir.
Anayasal haklardan doğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince garantiye alınmış olup, vatandaşlık hukukunun kaçınılmaz gereklerinden olan mülkiyet hakkı ve bu haktan doğan fiillerin kısıtlanması mümkün değildir. İdarece uygulanan bu kısıtlayıcı işlemler için tazminat ödemeleri hukuken zorunludur.
İlgili durum ile alakalı olarak 30 günlük askı süresinde idareye itiraz, her halde 10 yıllık zamanaşımı içerisinde idari işlemin iptali ve tescil davası açarak tapu sahipleri mülkiyetten doğan hakları gereği tazminatlarını alabilirler.
Yanlış Tapu Kaydı Tutulmasından Kaynaklı Mülkiyet Hakkının Kısıtlanması
İdarenin hatalarından kaynaklı, tapu kayıtları gereği çok fazla mağduriyetle karşılaşıyoruz. Devletin tapu sicilini tutma sorumluluğu kusursuz sorumluluk hükmündedir ve dayanağı Medeni Kanun madde 1007 ‘dir. Duyulan güven gereği idare asli sorumludur ve ‘’doğan zararlar’’ için maddi değer tazmini buradan talep edilmek üzere süreç işletilir.
Tapu siciline işlenmesi veya işlenmemesi gereken bir durum, tapu memuru tarafından ‘’yanlışlıkla ‘’ sicile işlendi ise burada ortaya çıkan zarardan idare sorumludur. Kişilerin muvaazalı yaptığı işlemler bu kapsamda değerlendirilmez.
Yanlış tapu kaydı tutulmasında hangi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanır ?
Yanlış tapu sicili tutulması örnekleri metrekare yanlış yazılması, taşınmaz niteliğinin farklı gösterilmesi, şerh ve beyanlar kısmına dair yanlış bilgiler ve buna benzer hatalar mümkün olabilmektedir. Ayrıca size ait olmayan bir borçlu yerin sizin adınıza tesciline de son zamanlarda sıkça rastlıyoruz.
Bazı durumlarda ise tapulu arazilerin sonradan orman olarak tescil edilmesiyle, mal sahipleri tapuları olmasına rağmen mülkiyet haklarının ellerinden çıktığını görmüşlerdir. Tapu siciline düşülen şerhler veya kadastro işlemleri tapu sahipleri için mülkiyet haklarını sınırlandırmakta ve çeşitli tazminat hakları doğurmaktadır.
Bu gibi durumlarda izlenecek yasal başvuru nedir ?
Söz konusu yanlışlıklar için 30 gün itiraz veya öğrenilme ile beraber 60 gün içerisinde dava gibi zamanaşımı süreleri belirtilse de Türk Medeni Kanunu madde 1007 gereğince 10 yıllık süre boyunca ilgili hata ve zararlar ile alakalı dava hakkı saklı bulunmaktadır.
Tapulu taşınmazlar konusunda ‘’kadastro’’ yanlışlıkları da sıklıkla karşılaşılan ve maddi zararın söz konusu olduğu durumlardır. Bu konuda ‘’kadastro işleminden doğan zarar ‘’ söz konusu değil, tapudan yanlış kadastro tescili göründüğünden düzeltme talepli dava açılmalıdır. Kadastro uygulamaları için ise maddi zarar tazmini mümkündür.
6831 sayılı Orman Kanununa göre yapılan işlemler bakımından da Teknik ve Fenni hatalardan kaynaklı, sicil hatalarının olduğunu görmek mümkündür. Bunlar dava öncesi orman kadastro komisyonlarınca da düzeltilebilir.