• Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici, arsa sahibine karşı yapıyı sözleşmede belirlenen şartlara uygun olarak yapma ve teslim etme borcu altındadır. Ne var ki bazen yapının sözleşmede belirlenen koşullara uygun yapılmadığı, eksik yapıldığı veyahut da ifanın hiç gerçekleşmediği durumlar ortaya çıkabilmektedir. 
  • Yüklenici tarafından eksik yapılan veya hiç yerine getirilmeyen ifa edimi meydana getirilecek eser açısından gecikmeye yol açmaktadır. Bu da arsa sahipleri tarafından kabul edilemez bir durumdur. Nitekim arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde eserin tamamlanabilmesi için uygun bir süre öngörülmekte ve bu süre zarfında işin yüklenici tarafından yapma borcu kapsamında bitirilmesi gerekmektedir. Yapma borcunun ise “yüklenici tarafından inşaatla ilgili yapılması gereken tüm işlemlerin yapılması” şeklinde anlaşılması gerekir. Yapma borcunun yüklenici tarafından yerine getirilmediği bu gibi durumlarda uygulamada, yapının arsa sahibi veya da bir başka üçüncü kişi tarafından tamamlanmasına imkân verilmiştir. Bu uygulamaya “Nama İfa” denilmektedir.
  • Nama ifa kapsamına giren işler, yüklenicinin sözleşme kapsamında yapmasını gerekli kılan tüm işleri kapsar. Örneğin yapının sözleşmede belirlenmiş malzemeler kullanılarak yine sözleşmede belirtildiği şekilde yapılması, belirtilen sürede yapının tamamlanıp teslim edilmesi, yapı ruhsatı ve iskân alma süreçlerinin tamamlanması, yapıyla ilgili sigorta işlemlerinin yapılması, yapı inşa edilecek arazinin üzerinde bina yapmaya uygunluğunun ve yapı denetim raporlarının incelenmesi gibi yüklenici tarafından yapılması gereken işler tamamlanmadığı veya gereği gibi yerine getirilmediği vakit arsa sahibi veya üçüncü kişi bu işleri nama ifa kapsamında tamamlayabilir.
  • Nama ifa uygulamada belirli koşulların gerçekleşmesi şartıyla uygulanabilmektedir. Bu şartlar maddi ve şekli koşullar olmak üzere ikiye ayrılır.
  • Maddi koşullardan ilki sözleşmenin yürürlükte olması şartıdır. Yani nama ifanın uygulanabilmesi için öncelikle sözleşmenin hali hazırda devam ediyor olması gerekir. Sözleşmenin feshi durumunda artık ortada yürürlükte bir sözleşmeden bahsedilemeyeceği için nama ifanın da uygulanması mümkün olmayacaktır.
  • İkinci koşul yapının imar mevzuatına uygun olarak inşa edilmiş olması gerekmektedir. Bu durum nama ifa talepli açılan davalarda bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenir. Yapılan inceleme sonucunda yapının imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilmiş olduğu ortaya çıkarsa nama ifa yoluna başvurulamaz. 
  • Üçüncü şart yüklenicinin sözleşme kapsamında yapması gereken ifa borcunu yerine getirmemesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, karşı tarafın yapma veya yapmama borcunu ifa etmemiş olmasının sebebinin nama ifa talebinde bulunan kişiden kaynaklanmamış olması gerektiğidir. Edimin yerine getirilmemesi üç farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki ifanın hiç yerine getirilmemesi, ikincisi edimin belirlenen süre içerisinde yerine getirilmemesi ve son olarak edimin kötü ifası yani sözleşmede belirtilen şekillere aykırı olarak yapılması şeklinde karşımıza çıkar.
  • Nama ifaya izin için gerekli olan şekli koşullardan ilki ise yüklenicinin temerrüde düşmesidir. Temerrüde düşmek için ortada geçerli ve ifası imkânsız olmayan bir borcun varlığına ihtiyaç vardır. Yüklenici sözleşmede belirtilen yapıyı inşa ve teslim borcunu yerine getirmez ise temerrüde düşer. Sözleşmede bir süre belirtilmişse bu sürenin bitmesi ile birlikte yüklenici ihtara gerek olmaksızın kendiliğinden temerrüde düşecektir. 
  • Son olarak nama ifaya başvurulabilmesi için izin alınmalıdır. Bu izin talebi “nama ifaya izin davası” şeklinde asliye hukuk mahkemelerinde açılacak bir dava ile talep edilir. Nama ifanın uygulanması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, tamamlanmayan veya sözleşmeye aykırı yapılan işlerin miktarı bilirkişi marifetiyle hesaplanır ve rapora dayalı olarak belirlenen gider kalemleri hükümde tek tek açıklanır. Yüklenici, hâkim tarafından belirlenen giderlere katlanmakla yükümlüdür. Ayrıca nama ifa faaliyeti kapsamında finansman ihtiyacı için eksik iş bedeli de talep edilmeli ve paylara isabet eden taşınmazların satışı için de izin alınmalıdır. Bu hallerde taleple bağlılık ilkesi mevcuttur. Davacı tarafından bu hususun belirtilmesi gerekmektedir.
  • Nama ifaya izin davası aynı şartlar altında müteahhit tarafından arsa sahibine karşı da açılabilmektedir. Arsa sahipleri tarafından sözleşmede belirlenen ve müteahhidin inşaata devam edebilmesi için gerekli imkanlar sağlanmaması durumunda müteahhit de nama ifaya izin talebinde bulunabilecektir. Örneğin, arsa sahibi sözleşmede müteahhit ile kararlaştırmış olduğu arsayı uygun bir şekilde yükleniciye teslim etme borcuna aykırı davranmış veya da müteahhidin işini gereği gibi yapmasını engellemiş olabilir. Bu durumların ortaya çıkması halinde açılan nama ifaya izin davasında davacı tarafça gösterilen ve bilirkişi marifetiyle de ispat olunan sebepler doğrultusunda mahkeme nama ifaya izin kararını verebilmektedir. Ortaya çıkan giderlere katlanma yükümlülüğü yapma veya yapmama borcunu gereği gibi ifa etmeyen borçlunun üzerindedir.